Nicholas Woodsworth rehberliğindeki yolculuğumuzda İskenderiye ve Venedik'in ardından Akdeniz üçlemesinin son durağı İstanbul'dayız. Fakat İstanbul'a giden yol, yazarımızın planlara değil, yabamın ona sunduklarına sadık kalan tabiatından ötürü, önce Arnavutluk'tan, daha sonra ise Midilli ve Çanakkale'den geçiyor. Şehrin seçmişini, gündelik hayatın akıp giden temposunda arayan, bakıp geçmekten çok durup içine çeken bir anlatımı tercih eden bir seyyah için İstanbul'dan uygun bir şehir olur mu? Haliç Köprüsü'nde yağmura rağmen sıralanmış balıkçılar, sabah mahmurluğunda vapurdan boşalan kalabalığın halet-i ruhiyesi, İstiklal Caddesi'nde uğultuyla akıp giden insan seli, Altınboynuz'da geçmişi bugüne taşır gibi göz kırpan ışık huzmeleri... Bir de Akdeniz'de ziyaret edilen şehirler boyunca hiç eksik olmayan dost sohbetleri. İstanbul gerçekten Doğu ile Batı'yı birleştirecek bir köprü mü? Sürekli değişen, kalabalıklaşan bu megapolisin, küreselleşmenin beraberinde getirdiği sorular için bir cevabı var mı? Yoksa onlara sadece yenilerini mi ekliyor? Hem sorularına hem de büyüsüne dalıp gitmek için bu kitabı, İstanbul'un hala güzel kalabilmiş manzarasına karşı okuma fırsatını kaçırmayın deriz.
Popüler yazarlar
Kolektif (16088) KOMİSYON (812) Kollektif (288) Stefan Zweig (283) Sir Arthur Conan Doyle (223) Jules Verne (201) Ömer Seyfettin (175) Goldinaut Notebooks (163) Sabahattin Ali (150) William Shakespeare (141) Jack London (137) Lev Nikolayeviç Tolstoy (133) Franz Kafka (120) Samed Behrengi (116) Sigmund Freud (114) Aziz Nesin (111) Charles Dickens (101) Mark Twain (95) Agatha Christie (93) Fyodor Mihayloviç Dostoyevski (89)