Bu hacimli kitap orta yaşın kıyısındaki yalnız bir kadının 5 yaşında bir kız çocuğuyla başbaşa geçirdiği beş günde geçiyor. Kolay üstesinden gelinmiş bir zaman dilimi değil ama. Adeta minyatür bir günümüz kadın prototipi olan minik Tuğde ile yaşadıkları roman kahramanı açısından zengin ama ıstıraplı bir deneyime dönüşüyor ilerleyen sayfalarda. Yüksek Topuklar, Murathan Mungan'dan İstanbul, özellikle de Beyoğlu ekseninde gezinen uzun bir gözlem ve deneyim kılavuzu olarak okunabilir. Bundan birkaç yıl önce yazmaya karar vermiştim bu öyküyü. Güzel ve uzun bir öykü olsun istemiştim. Her zamanki gibi onca iş, onca uğraş girdi araya; gündeliğin hayhuyunda başka öyküler, başka öykücükler; yalnızca yazılan, yazılmayı bekleyenler değil, yaşananlar da geçit vermedi... Sonunda, "Bir gün yazarım, nasıl olsa bir gün yazarım," diye beklettiklerimden biri olup çıktı bu da... Kimi zaman, yazdığımda, kim bilir nasıl müthiş bir kitap olacağını düşleyip, heyecanlandıklarımdan biri olarak geliyordu aklıma; kimi zaman da yazamadıklarımın yüreğimi daraltan ağır çeki taşlarından biri olarak... Bu tür "muhasebeler" içinde bulunduğum ruh haline göre değişiyordu; belki yazacağı onca şeyi üst üste yığıp yıllar boyu onlarla birlikte gezen bütün yazarlarda böyle oluyordur. Artık onları bilemem. Ama her zaman söylerim, yazıp da, düşlediklerinizin ne kadarını yazabildiğinizi görmektense, "bir gün yazdığımda nasıl müthiş bir şey olacak kim bilir!" diyerek kendinizi geleceğe ertelemeniz daha heyecan vericidir. Bilirsiniz, insanları heyecanları yaşatır. Buraya kadar söylediklerimden benim bir yazar olduğumu düşünmüş olmalısınız; hayır, değilim, ama öyle zannedilmek hoşuma gidiyor. Aslında yazıya gönül vermiş olduğumu, boş zamanlarımda, nasıl derler, "kendi çapımda" öyküler, öykücükler, çeşitli denemeler yazdığımı, ne yazık ki, ancak birkaç yakınım biliyor. Onların da pek ciddiye aldığını sanmıyorum. Başarılı bir grafikerim, işime çok asılmamakla birlikte fena para kazanmıyorum; bunların bana yettiğini düşünüyor olmalılar. Yazdıklarımdan, yazmaya çalıştıklarımdan kimselere pek söz etmem; hem kendimi sahiden bir yazar olarak görmeyişimden kaynaklanıyor bu -insan kendini bir yazar gibi hissetmezse, başkaları için nasıl ikna edici olabilir?-; hem de heyecanlarıma kapılıp birkaç kez anlatacak gibi olduğumda, karşılaştığım genel bir kayıtsızlık, umursamaz tavırlar ya da anlattıklarımın başkaları tarafından inançsız gözlerle dinlenmesi, beni bu konuda iyice ürkek yaptı. Ben de bu arzumu kendime saklamaya karar verdim. Eğer günün birinde iyi bir kitap yazabilirsem, hepsinden öcümü almış olacağım.
Popüler yazarlar
Kolektif (17805) KOMİSYON (818) Stefan Zweig (415) William Shakespeare (364) Sir Arthur Conan Doyle (315) Kollektif (296) Jules Verne (283) Jack London (270) Casey Cockerum (268) Charles Dickens (264) H. G. Wells (252) Ömer Seyfettin (225) Franz Kafka (214) Mark Twain (205) Lev Nikolayeviç Tolstoy (199) Jane Austen (190) Sabahattin Ali (188) Agatha Christie (159) Stephen King (154) Samed Behrengi (147)En İyi Yayıncılar
Independently Published Alfa Yayınları; Facsimile. baskı İş Bankası Kültür Yayınları; 1. baskı Kessinger Publishing Nobel Akademik Yayıncılık; 1. baskı Doğan Egmont Yayıncılık; 1. baskı Dorlion Yayınları; 1. baskı Literary Licensing, LLC Alfa Yayınları; 1. baskı Pegasus Yayınları; 1. baskı Nobel Akademik Yayıncılık; Facsimile. baskı Yapı Kredi Yayınları İş Bankası Kültür Yayınları; Facsimile. baskı Gazi Kitabevi; 1. baskı İletişim Yayınları Adalet Yayınevi Everest Yayınları; Facsimile. baskı Yapı Kredi Yayınları; 1. baskı İnkılap Kitabevi; 1. baskı Doğan Kitap; 1. baskı